Evimizdeki Mitoloji – Kadersel Eş & Juno Arketipi
Tüm dünyayı saran virüs sebebi ile evlere kapandığımız bu günlerde, belki de yeniden tanımaya fırsat bulduğumuz eşlerimiz yani Juno’muz ile ilgili detaylı bilgileri bu yazıda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Astronomik veriler ile Juno
Juno, 1804 yılında Alman gök bilimci Carl Ludwig Harding tarafından Bremen yakınlarındaki bir gözlem evinde keşfedilmiştir.
Keşfedilen 3. Asteroid olduğu için Juno 3 olarak adlandırılmıştır.
Günümüze değin bulunan asteroitler içerisinde yaklaşık 230 km’lik çapı ile 12. Büyük asteroittir.
Daha önce Jüpiter’in 60’tan fazla olan asteroitlerinden biri iken bir şekilde bu topluluktan sürülmüştür. 1839 yılında büyük ihtimalle bir göktaşı çarpmasının büyük etkisi ile orbitinin değiştiği gözlemlenmiştir ve Mars ile Jupiter arasındaki konumuna yerleşmiştir.
Yörüngesindeki bir tam turu 4.36 yılda tamamlamaktadır.
Mitolojk olarak Juno (Hera)
Juno’yu ve Juno arkeşipinin altında yatan paradigmaları anlayabilmek için biricik aşkı, eşi, tanrılar tanrısı Zeus’ u anlamamız gereklidir. Zeus, yani Jüpiter; bulutları devşiren, göklerde gürleyen, şimşek savuran, uzaktan duyulan gök gürültüsü, keçi derisinden kalkan taşıyan, yağmur yağdıran, rüzgârları estiren, göğe gökkuşağını asan, 3. Titan kuşağını başlatan tanrılar tanrısıdır mitolojide. Kronos’la (Satürn) Rhea’nın altıncı ve son çocuğudur ve babası Kronos’un midesine inmekten zor kurtulmuştur!
Kronos genç bir delikanlı iken, babası Uranos’u hadım ederek yönetimi ele aldığı için, kendi çocuklarının da aynı şeyi kendisine yapmasından korkarak onları doğar doğmaz yutuyordu. Çocuklarını kaybetmenin acısı canına tak eden Rhea, Gaia (yer yüzü) ve Uranos’un (gökyüzü) yardımı ile Zeus’u bir mağarada gizli kapaklı bir şekilde doğurur ve Zeus yerine Kronos’a bezler ile kapladığı bir taşı yutturur. Büyüyüp yağız bir delikanlı olan Zeus, aynı Kronos’un babası Uranos’a yaptığı gibi ona kumpas kurar ve tahtından devirerek diğer kardeşleri olan Poseidon (Neptün), Hades (Pluto), Demeter (Ceres), Hestia (Vesta) ve Hera’yı (Juno) Kronos’un midesinden kurtarır ve 3. Titan kuşağının baş tanrısı olarak Olimpos’taki tahtına kurulur.
Üçüncü kuşak titan kardeşler arasında şatafatı en seven tanrı Zeus’tur. Hoşuna giden tüm kadınları bir şekilde ele geçirmeye bayılır ve onlardan tanrılar, centurlar ya da yarı ölümlüler doğmasına sebep olur. Zeus’un Juno dahil birçok kadın girer hayatına. Aigina, Antiope, Kallisto, Io,Danae, Europa, Leda, Alkmene… Zeus tüm bu kadınlara bir kılığa bürünerek yavaşça yaklaşır ve yeterince yanlarına ilişince kendi şekline geri dönüp sahip olur. Bu karakterlerden örneğin Kallisto ile olan birlikteliği gökyüzündeki Büyük ayı ve Küçük ayı takımyıldızlarına ait mitleri oluşturmuştur. Leda ile olan kaçamağında ise sabit yıldızlar Castor ve Pollux’un mitlerine rastlarız. Io ile olan birlikteliği Bosphorus, yani Istanbul boğazı ile tavuskuşlarının tüylerindeki göz desenleri ile ilişkilidir.
…”Argos kralı İnakhos’un kızı îo, Argos şehrindeki Hera tapınağının rahibesidir. Zeus, İo’yu bulut biçimine girerek elde eder. Bunun farkına varan kıskanç Hera, kocasından hesap sorunca, Zeus, bu güzel kızı tanımadığını söyler. Ama bu arada İo’yu beyaz bir ineğe dönüştürmüştür. Bu yalana kanmış görünen Hera, bu güzel ineği kendisine armağan etmesini söyler kocasına, Zeus, ister istemez yerine getirir bu dileği. Hera ise, yüz gözlü Argos’u bekçi diker İo’nun başına. Argos, uyuduğu zaman bile yalnızca elli gözüyle İo’yu gözlüyordu. Zeus, sevgilisini kurtarma yollarım arar. Bir zeytin ağacına bağlı olan İo’yu canavardan kurtarsın diye Hermes’i yollar. Hermes (Merkür), üstüne taş yağdırarak canavarı öldürür. Ovidius’un anlatımında ise Hermes, köylü kılığına girerek yeryüzüne iner. Elinde büyülü değneği ve kavalıyla Argos’un yanına gider. Canavar, Hermes’in anlattığı öykülerden, çaldığı parçalardan o denli hoşlanır ki, sonunda yüz gözünü de yumarak uykuya dalar. Hermes, bu fırsatı kaçırmayıp canavarı öldürür. Argos’un gözleri kaybolmaz. Hera, görev kurbanı olan Argos’un gözlerini alarak kendisine kutsal olan tavuskuşunun kuyruğuna serpiştirir. Ak inek de kaçmıştır bu arada. Ama Hera bir at sineği takar hayvanın peşine. İnek kaçar, sinek kovalar. Bir yandan da durmadan sokar. İo ise, çılgınlar gibi, bir oraya bir buraya koşar. Böylece birçok ülke dolaşır, pek çok deniz geçer. Geçtiği ilk denize İonya, ilk boğaza da “İnek Geçidi” anlamına gelen Bosphoros denir.(*)”
Hera da Afrodit’ten sonra dünyadaki ikinci güzel kadındır ve Zeus kız kardeşine de vurulmuştur. Yaralı bir kuş kılığına girerek yanına yaklaşır ve ona da sahip olmaya çalışır ancak Juno daha çetin cevizdir ve ancak kendisi ile evlenmesi şartı ile bu birlikteliğe razı olur. Yunanlılara göre Zeus ile Hera’ nın düğünleri, yeryüzünde her türlü bolluk ve verimliliğin simgesidir. Bu evliliğe Hieros Gamos (Kutsal evlenme) adı verilir. Bu düğün Batı Kızlarının (Hesperides) bahçesinde olmuştur. O bahçeden gelen altın elmaları da Gaia, Hera’ ya düğün hediyesi olarak vermiştir. Hera da bu elmalardan birini Zeus’a hediye etmiştir. Aslında bu hikaye, bilgelik ağacından kopardığı elmayı Adem ile paylaşan Havva hikayesi ile de benzer özellikler göstermektedir. Kimilerine göre altın elmaların olduğu ağaçlar aslında Nar ağaçlarıdır. Bu sebeple Juno’nun sembollerinden biri de Nar’dır. Zeus ile Hera’ nın evliliğinden Ares (Mars), Hebe, Eileithyia ve Hephaistos (Vulcan) doğmuştur. Zeus ile Hera’ nın evlilikleri bazen sonsuz mutluluk içinde görünür, bazen de müthiş kavgalar ile geçer. Sürekli başka kadınlar ile ilişkiye girip onlardan çocuklar sahibi olan Zeus’u, Juno deliler gibi kıskanır ve evlilik müessesesini ve aile kurumunu korumaya çalışır. Ayrıca Truva savaşı efsanesinde en güzel kadın ünvanını Afrodit’e de kaptırması ile tüm Troyalılardan nefret eder ve savaşta taraf tutarak Truvalılar’ın yenilmesi için gücünü kullanır. Juno, mitolojide neredeyse Zeus kadar güçlü bir karakterdir zira baş tanrıçadır ve Zeus’un resmi nikahlı tek eşidir!
Tanrıça, her topluma göre faklı isim alsa da o yine de Tanrıça’ dır. Örneğin, Anadolu toprakları için Tanrıça Kybele’dir. Bunu en güzel Romalı yazar Apuleius İsis’in ağızmdan anlatır:
“Ben her şeyin doğal annesi, bütün öğelerin sahibesi ve yöneticisi, bütün dünyalarda insan neslini başlatan, kutsal güçlerin reisi, cehennemdeki her şeyin kraliçesi, cennette yaşayanların önde geleniyim. Bütün Tanrıların ve Tanrıçaların göründüğü tek biçim benim. Gökyüzünün gezegenleri, denizlerin bütün rüzgarları ve cehennemin acıklı sessizliği benim irademle idare edilir. Tüm dünyada değişik biçimler, farklı gelenekler ve birçok adlar altında anılan benim adımdır, tapınılan benim kutsal varlığımdır. İnsanların ilki olan Frigler bana Pessinus Tanrılarının anası, kendi topraklarından çıkan Atinalılar Minerva, denizle çevrilmiş Kıbrıslılar Venüs, yay taşıyan Giritliler Diana, üç dil konuşan Sicilyalılar korkunç Proserpine, Elevsisliler eski Tanrıçaları Ceres, bazıları Juno, başkaları Bellona, başkaları Hekate, Ramnusie, her türlü eski öğretinin ustası olan ve bana doğru dürüst törenlerle tapınan Mısırlılar beni doğru ve en eski adımla
Kraliçe İsis diye adlandırırlar.” (**)
Madauruslu Apuleius
Hera, Aphrodite’ ten sonra en güzel tanrıça olduğu halde bunu hiçbir zaman eşine karşı kullanmamıştır. Duyduğu üzüntü ve kıskançlığa rağmen, Zeus’ a hep sadık kalmıştır. Zeus ile Olympos’ a yerleşen tanrıçamız, Zeus’ un saltanatını da paylaşmıştır. Zeus gibi hayata, dünya düzenine, fırtınaya, rüzgâra ve yağmura, mevsimlerin değişmesine hükmetmiştir. Hera her şeyden önce kadınları gözetir, onların hayatını düzenler. Analığı ve doğumu koruyan bir tanrıça olmuştur. Kutsal aile ocağının koruyucusu tanrıçasıydı. Evliliğin ve evli kadınların koruyucusuydu. Evliliğin kutsal düzenini bozan herkes, özellikle de Zeus’ un sevgilileri ve çocukları, onun düşmanları olmuştur. Zeus’ un aşk serüvenlerine adları karışan kadınları cezalandırmakla ün salmıştır. Hera aynı zamanda geçimsiz, hırslı, kıskanç, kindar ve tutkulu bir kadındır. İşlerini çoğunlukla önden planlayarak derin strateji ile yürütür. Bu aşklardan doğan çocukların yakasını bırakmaz, onları ömürleri boyunca kin ve öfkeyle izler. Aslında bir şekilde de özgürlüğünü kaybetmiş ve bu kısırdöngü içerisinde hapsolmuştur.
Peki, Hera Zeus’un diğer kadınlardan doğurduğu Dionysos’tan tutun Herkül’e kadar bütün çocukların başına bela oluyorsa, neden çocukların koruyucusu olarak adlandırılıyor diye düşünüyor olabilirsiniz; aslında cevabı çok basit: Hera kesinlikle bir frijit değildi ve aslında cinselliği evlilik sınırları içerisinde yaşamayı savunuyordu ancak Zeus’a kızgınlığından ötürü sonraki zamanlarda kendini saklamıştı. Çünkü evlilik daha özel bir şeydi ve sağda solda başka kadınlardan doğan çocuklar yarı öksüz olarak hayata adım atıyorlardı ve daha korumasız oluyorlardı. Oysa ki sağlıklı bir anne baba ilişkisinden doğan çocuklar daha sağlıklı bireyler olacaklardı.
Juno menstürel döngüleri de yönetirdi çünkü o da babası Kronos ve kardeşi’eşi Jüpiter gibi zamanın yöneticilerinden biriydi. Bu anlamda unutulmamalıdır ki Juno Venüs’ten haritalarda çok daha güçlüdür. Venüs 7 günahı içeren Plaideas kuşağını temsil edip evliliği hiçe sayarken, Juno tam tersine kutsal evliliği yüceltmektedir. Venüs haritalarda flört etmeyi seven yönümüzü anlatırken Juno endirekt şekilde evlilik/evleneceğimiz kişi ile ilgilidir.
Juno’ya atfedilen isimler:
Juno tarih içerisinde tüm bu özelliklerinin yüklendiği farklı isimlerle anılmıştır:
Juno Covella – Yeni Ay’ın ruhu ile ilişkilendirilmişti ve her ay yeni ay zamanı ya da her ayın ilk günü Juno Covella’ya adanmıştı. Bunun altında her yeni ayın doğmasına yardım eden Covella/ay tanrıçası olduğu inancı yatmaktadır.
Juno Februa – Arındırıcı Juno. Roma takvimine göre son ay olan Şubat ayı, bir sonraki seneye hazırlanmak için ruhsal temizlik yapmaya ayrılmıştı ve festival günü 2 Şubat olarak seçilmişti. Şubat ayına böyle özel bir anlamın yüklenmesi bizleri Balık burcu ve 12. Ev etkisine götürmektedir. Hristiyanlıkta balık çok önemli bir semboldür ve birebir İsa Mesih ile bağlantılıdır. Mesih, doğumundan 40 gün sonra Musa Yasası gereği tapınakta Tanrı’ya sunulmuştur. Aynı zamanda, Mesih’in annesi Meryem, arınma törenini gerçekleştirmiş ve Yasa’da öngörülen kurbanları sunmuştur. Bu sebeple Kilise, Noel’den 40 gün sonra, 2 Şubat’ta Rabbin tapınakta sunulması (Rabbin karşılanması veya Rab ile buluşma olarak da bilinir) yortusunu kutlar. Yani Juno için 2 Şubat’ta kutlanan festival Hristiyanlık sonrası dönemde yerini Meryem için kutlanılan yortuya bırakmıştır.
Juno Caprotina – Vahşi incir ağaçlarının Juno’su. Capra “she-goat” demektir yani keçi-kadın. Semboliğinde keçi derilerinden elbise giyen Juno yine oğlaklar, keçiler tarafından çekilen bir araba ile görülür. 7 Temmuz’da yapılan kutlamalarında, özellikle de kölelikten kurtulmuş, özgürleşmiş kadınlar Roma’nın dışındaki vahşi incir ağaçlarının altına Juno için sunaklar hazırlarlardı.
Juno Curitis ya da Quiritius – Juno’nun savaşçı tarafı ile ilgilidir. Curinis, İtalya’da M.Ö 290’lı yıllarda yaşamış olan sonrasında Roma’ya eklenen Sabine halkı tarafından “mızrak” anlamında kullanılan bir kelimedir ve otorite ve kişisel savunma ile alakalıdır. Roma’nın ilk kurucusu tabir edilen Romulus’a verilen bir lakap/soy isim olarak da karşımıza çıkmaktadır ve barış getiren güçlü kişi anlamında da kullanılmıştır. Savaşta kazanılan zafer ve sonucunda hediye edilen mızrak ile ilişkilidir. Bu anlamda Juno Curitis evli kadınları koruyup sağlıklı bebekler doğurmalarına yardımcı olan savaşçı Juno arkeşipidir.
Juno Lupa – Lupa Latincede dişi kurt anlamına gelen bir sözcüktür. Latinlerin tabiat tanrısının eşi olarak da geçmektedir. Bazı kaynaklara göre Roma imparatorluğunu kuran Remus ve Romulus kardeşleri besleyen dişi kurt ile ilişkilendirilmektedir. Lupercalia festivali Juno Lupa ile ilişkilendirilir. Şubat ayının 13’ü gece geç vakitte başlayıp 15’i sabahına değin kutlanan bu festivalde kötü ruhların yok edilip şehrin arındırılarak sağlık ve doğurganlığın arttığına inanılırdı. Günümüzde 14 Şubat’ta kutlanılan sevgililer gününün de bu festival ile bağlantılı olduğu görmekteyiz.
Juno Fluonia kadınların menstürel döngüsü ve menopoz ile alakalıdır.
Juno’nun isimlerinden en çok bilinenlerden biri olan Juno Lucina ise “ışığı getiren” anlamındadır çünkü bebeklere doğum esnasında doğum kanalında ışığa ulaşmasına yardımcı olan yönlendirici spirittir. Juno’nun oğlu olan Mars’ın doğum günü sayılan 1 Mart günü kutlamaları yapılmaktadır.
Juno Matrona – Bu Juno karakteri bazı kaynaklara göre Romalılar tarafından en sevilen Juno idi – kadınların ve erkeklerin evliliklerinde mutlu mesut yaşamalarına yardımcı olan spirittir.
Juno Moneta ise şu ana kadar tartışılan Juno’lardan farklı olarak para ile ilişkilendirilmektedir. Moneta kelimesi Latincedeki “monere” kelimesinden gelmektedir. Monere, uyarıcı ya da tavsiye verici anlamlarına gelmektedir. Birkaç farklı hikayesi vardır Juno Moneta’nın:
Bunlardan en çok bilineni Juno’nun Roma’daki Capitoline tepesinde olan tapınağındaki kazların Galya’lıların (yani Fransa’nın) Roma’ya geliştirdiği ani atağı tüm Capitole bağırarak haber vermesi ile kendilerini korumalarından ve yenilginin önüne geçtiklerinden gelmektedir. Monere yani “warn”, “uyarı” demektir. Bu anlamda Juno’nun kutsal kazları şehri uyararak yenilmelerini engellemiştir.
Bir diğer hikayeye göre Romalılar bir Yunan kolonisi olan Tarantine’ler ile olan savaşlarını bitirmek için paraya ihtiyaç duyarlar ve tanrıça Juno’ya dua ederler. Juno bu dualarını karşılıksız bırakmaz ve onlara adil bir şekilde savaşmaya devam ettikleri taktirde para sıkıntısı çekmeyeceklerini söyler. Bunu dinleyen Romalılar savaşı bu şekilde sonlandırırlar ve adil savaştıkları için gerçekten de para sorunu çekmezler. Bunun üzerie Juno’ya “advisor/tavsiye-akıl veren” anlamında Juno Moneta ismini takarlar.
Bazı araştırmacılara göre moneta kelimesi Latincedeki “mons” kelimesinden türemektedir. Mons “tepe/dağ” demektir ve bizleri Juno’nun Roma’nın yüksek tepesine kurduğu tapınağına götürmektedir. Bu tapınağın yüksekte olması sayesinde şehri tehlikelerden korumaktadır. Bu tapınak öyle korunaklıdır ki savaş zamanlarında halkın paralarını ya da değerli varlıklarını burada tutarak sakladığına inanılmaktadır. Günümüzde bankacılık sistemi İngilizcede “monetary system” olarak adlandırılmaktadır. Monere/ moneta/money (para) kelimeleri bu anlamda etimolojik ve fonetik olarak benzerlik göstermektedir. Tüm bu mitolojilerin ışığında Juno finansal varlıkların koruyucusu olarak da bilinmeye başlamıştır. İngiltere’de ve Amerika’da basılan paraların üzerinde Juno Moneta’nın sembolleri kullanımıştır. Festivali Haziranın 1. Gününde yapılmaktadır. (Astrolojik olarak haritanın bereketi üzerinde de ciddi göstergelere sahiptir).
Juno Populonia – Juno of the People. People insanlar demektir. İnsanları koruyan Juno anlamına gelmektedir.
Bir diğer Juno ise Juno Pronubadır ve kadınların iyi eşler bulmasına yardımcı olmaktadır.
Juno Regina – yani kraliçe Juno ise tüm Roma devletinin koruyucu kraliçesi tanrıça Juno olarak bilinmektedir. Saydığımız Junolar içinde en güçlü olandır.
Juno Sororia’nın festivali 1 Ekim’de kutlanır ve çocuklar, kardeşler ile ilişkilidir. Sister Juno yani kız kardeş Juno anlamındadır. Bizleri yazının ileriki bölümlerinde tartışacağımız astrolojide 3. ev konularına götürmektedir.
Juno Sospita yine Juno’nun bir başka savaşçı bir karakteridir. Sospita, “saviour” yani kurtarıcı anlamına gelmektedir. Roma’nın annesi, koruyucusu olarak bilinmektedir. Mızrak ve kalkan Sospita’nın sembolleridir – kuşu ise kargadır. Üzerine oğlak derisi giymektedir. Festivali 1 Şubat’ta kutlanmaktadır.
Juno Viriplaca – Anlaşmazlıkları ortadan kaldıran ve tartışmaları sonlandırmaya yardımcı olan Juno’dur. Eşlerinin gazabından korunmak isteyen kadınlar Juno Viriplaca’ya dua ederlerdi.
Numerolojik ve sembolik olarak Juno:
Keldani numerolojisine göre Juno kelimesinin sayı karşılığı 1’dir yani Monad! Tanrı Zeus ile aynı tahtı paylaşan Hera’nın numarasının 1 olması ve güçlü bir yaratım gücüne sahip olması hiç de şaşırtıcı değil gerçekten! Bununla birlikte Hermetik bilginin hieroglif karşılığı olan tarotta ise Juno, tanrıça İsis ile aynı şekilde 2 numarası ile sembolize edilmektedir. Bu da bizi “Azize kartına” götürmektedir. Bu kart “heavenly mother” yani kutsal anne anlamına gelmektedir. Azize bize eşimiz olacak kişi ile ilk karşılaştığımız anda içimize doğan şeylerin, zaman geçtikçe doğru çıkmasını anlatır. Ne olursa olsun en başından başımıza geleceklere dair bir duygu hissederiz ve bu doğrudur. Ne var ki Azize beklemek ve zaman vermektedir, elinde tuttuğu üzerinde Tora yazan kitaptaki kadim bilgileri hemen vermek istemez. Öndeki iki sütunun sembolizmleri çok derin olsa da bizim konumuzla alakalı olarak siyah ve beyaz – gece ve gündüz iki tam zıttın hayatımızda olduğu ve aslında eş seçimini yaparken bizleri tamamlayacak, bizde olmayan özellikleri taşıyacak olan insanlara çekilmemizi anlattığı şekli ile yorumlayabiliriz. Burada her bireyin içindeki eril ve dişil denge yani anima ve animusun bütünlüğü şeklinde de yorumlamamız mümkündür. Sütunların üzerindeki B ve J harfleri Boaz ve Jakin’den gelmektedir. J harfi ibrani dilinde kullanılmadığı için Jakin gelimesinin İbranice karşılğı K ve N seslerinden ötürü rahim anlamına gelmektedir. B ve Z sesleride erkek üreme organı anlamına gelmektedir. Kartta yer alan, Juno’nun sembollerinden olan narlar doğurganlığı ve üremeyi göstermektedir. Kartın semboliğinde yer alan ayın üç fazı Juno’nun konularından biri olan menstürel periyodu, doğanın döngüsünü bizlere anlatmaktadır.
Juno’nun yıldız haritası:
Şimdi sizler ile Juno asteroidinin bulunduğu andaki gökyüzüne gidelim ve bu muhteşem dişil sembolü daha yakından tanımaya çalışalım:
Juno’nun haritasına baktığımızda, Güneş’inin konuştuğumuz özelliklerinden “moneta” ile ilişkilendirilen Başak burcunda, Ay’ının Aslan burcunda ve tepe noktası dediğimiz MC’sinin de Kova burcunda olduğunu görüyoruz. Bazı astrologlarca Juno Kova burcu ile de ilişkilendirilmektedir; MC’sindeki Kova bir nebze de olsa onları doğrular nitelikte. Yükseleninin İkizler’de olması gerçekten akıllı ve iletişim yönünü etkili kullanabilen, stratejist yönünü bizlere gösteriyor. Mars’ın Yengeç’teki pozisyonu, enerjisini Yengeç konularına harcadığını bizlere yeniden kanıtlıyor. Nedir Yengeç konuları? Vatan, toprak, annelik, doğum, menstürasyon, vb. Zira kendisi de enerjisini sürekli kendi topraklarını korumak, Truvalılar’a karşı savaşmak, annelere ve çocuklara yardım etmek gibi konulara harcamıştı. 1. Evde yerleşen Mars, Yengeç’te pek de rahat değildir, üzerine Mirzam sabit yıldızı ile kavuşmuş. Bu da aşırı sadakatini, Zeus ile ilişkisini bir türlü bitiremeyişini, varlığı boyunca kötülük görmeye açık ve buna karşı mücadele eden bir karakter olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Mars’ın yani Ares’in Juno’nun oğlu olduğunu da unutmamalıyız. Mars’ın 5. Evdeki Merkür ve Satürn’den aldığı tam kare özellikle çocuklar ile konularda sıkıntı yaşadığını gösteriyor bizlere. Mitolojisine baktığımızda da zaten gündeminin büyük bir kısmının Zeus’un başkalarından sahip olduğu çocuklar ile boğuşmak olduğunu ve kendini evlilik yolu ile doğan çocuklara adadığını görüyoruz. Hermes, yani Merkür, zaten Zeus’un ulağı ve sağ koludur. Babası Satürn yani Kronos da bir güzel midesine indirmişti Juno’yu! Buna rağmen kare aldığı Satürn ve Merkür keyifli derecelerde, bir kere çok iyi evlilik yaptırmış sonuçta tanrılar tanrısı Zeus ile evlenmek hepimizin harcı değil 😊 Uranüs’ün bu stelyumun hemen yanı başında olması bu evliliğin ani dönüşümlere açık olduğu gösteriyor. Yine de Başak’taki Güneşi, Helios, yaptığı olumlu açı ile onu bu konuda destekliyor ve işini titizlikle yapma konusunda Juno’ya yardımcı oluyor. Güneşi 9 derece 9 saniyede. 9 rakamı numerolojide çok önemli rakamdır, tamamlanmadır. 9 hangi sayı ile çarpılırsa çarpılsın çıkan sonucun toplamı yine 9’u verir. Hem dakikası hem de saniyesi 9’da olan Güneş, Jüpiter’in hem kız kardeşi hem de eşi olarak hava teması ile gökyüzündeki yerinin önemini bizlere vurgulamakta zira 9. Ev Jüpiter’in evidir, yani Zeus’un. Güneş’inin Venüs ile olan açısı gerçekten de ne kadar çok aldatıldığını gözler önüne sürüyor. GAD ve Venüs’ün 3. Evde Aslan’da olmasına baktığımızda Juno’nun bir kraliçe olduğunu ve bu işi uzun zamandır, birçok enkarnasyondur sürdürdüğünü gözlemleyebiliyoruz. İki ışığının yani Güneş ve Ay’ın 7. Evdeki Chiron ile yaptığı açılar Juno’nun bu konudaki yaralarını gösteriyor bizlere. Facies sabit yıldızı ile kavuşan Chiron, Juno’nun ilişkilerinde gaddarlık yapabileceği gibi gaddarlığa da uğramış olabileceğini gösteriyor bize. Kendini evlilik ile şifalandırmaya çalışsa da işi zor görünüyor. Ay’ının tam üzerinde gerçekleşen prenatal tutulması 4. Ev konuları ile ilgili gündeminin olacağını gösteriyor bu da Marsı gibi Yengeç konuları yani aile ile ilgili konular olarak yorumlanabilmektedir. Ay’ının bulunduğu Dubhe sabit yıldızı çok çok çok güçlü bir karakter olduğunu göstermektedir. Dubhe şu anda Aslan’ın 15 derecelerinde olsa da 1800’lerin başında 11 derece civarındaydı. Ay’ın bu konumu yine çok güzel kadınlarda görülmektedir. Güçlü egosu olan, liderlik özellikleri olan, küstah ve yıkım gücü yüksek bu karaktere Güneş 30’luk olumlu açı yapıyor ama Zosma’da yerleşen Güneşi Juno’yu depresif ve karamsar bir karakter de yapıyor üzerine bir de Pluto’ya karşıt yapmış. Savaş açtığı Troyalıların ahı olsa gerek bu, Hades’i boşuna Akrep’in 29 derecesine gelmemiştir! Eşi Jüpiter Akrep’te Juno’nun düğümlerine kare yapıyor. Çapkın Zeus, Juno’nun haritasında adeta akrepyen konuları kendisine meslek haline getirmiş 6. Evdeki yerleşimi ile. Üçüncü evde yerleşmiş Venüs’ünün keyfi çok da yerinde değil. Bu arada sibling-love yani kardeşi ile yaşadığı aşkı da gösteriyor bize bu yerleşim. (Venüs: aşk, sevgi – 3. Ev kardeşler, akrabalar). Venüsü Jüpiter’ e kare yapmış yani kocası ile olan aşk ilişkilerinde sürekli sıkıntı yaşadığını görebilmekteyiz.
Şu ana kadar işlenen tüm mitolojilerin Juno’nun haritasında bir bir kendilerini göstermeleri, bizlere astrolojinin ne kadar derin bir ilim olduğunu tekrar tekrar kanıtlamaktadır!
Astrolojik olarak Juno ve evlerde/burçlarda anlamları:
Juno’nun glifi Venüs’ünkini andırır. Venüs’ün sembolündeki yuvarlak – ruh; cross, yani artı işareti madde ile anlamlandırılır. Bu işaret ayrıca güzellik ve dişiliği de sembolize ettiği için ayna ile de ilişkilendirilmiştir. Juno’da bu yuvarlak sembol yerini dışa doğru uzayan ışınlar şekline bırakmıştır. Venüs’ün baştan çıkaran dişiliği artık içe dönük olmaktan çıkıp evlilik ve çocuk ile meyvelerini vererek daha dışa dönük bir hale gelmiştir. Bu glif aynı zamanda Juno’nun Zeus ile tahtı paylaşacak derecede güçlü olduğu tacı sembolize ettiği gibi çiçek sembolizması ile de ilişkilendirilmektedir. Venüs’te yer almayan diplomasi Juno’da vardır.
Çiçekler, adalet, kadın genital bölgesi, hava durumu, eşlerden gelebilecek zararlar, kadın hakları, aldatma/aldatılma, kıskançlık, bağlılık, strateji, seksüel yaratıcı enerji, ilişkilerde adalet ve affetme, yalnızlık, doğurganlık, çocukları güç göstergesi olarak kullanma, eşlerin birbirini bastırması, ilişkilerdeki güç savaşları ve entrikalar astrolojide Juno’nun anahtar kelimelerindendir. Mitolojiye baktığımızda tanrılar ya da yarı tanrılar arasında sürekli bir çekişme görürüz ama sonuçta her zaman bu anlaşmazlıklar bir çözüm ile kollektif bilince ait yeni kurallar doğururlar. Bu anlamda Hera’yı yani Juno’yu sadece kıskanç, bağnaz, kendisini tamamıyle sadakate adamış, intikamcı bir dişi figür olarak görmenin yanı sıra ikili ilişkilerde yeni adımlar atılmasına, yeni dinamikler/diplomasler oluşturulmasına yardımcı olan bir figür olarak da almalıyız.
Astrolojik olarak, bu mitolojilerden yola çıktığımızda, Juno dürüst, sevgi dolu, sadık bir ilişkiye olan arzuların yanında bunlar gerçekleşmediği zaman ortaya çıkabilecek kavgaların, sorunların ve psikolojik buhranların da göstergesi olarak kabul edilebilir. Juno’yu 7. Ve 8. Ev ile özdeşleştirebiliriz. İkili ilişkiler, evlilik, ben’den biz’e gitme anlamlarında Juno 7. Ev konularını bizlere yaşatırken sadakat, terk edilme korkusu, aldatılma ve cinsellik korkuları, evliliklerdeki güç kullanımı, çiftlerin birbirlerini ezmeye çalışması ya da bastırmaya çalışması gibi daha karanlık & patolojik yaklaşımlarla da 8. Ev konuları ile alakalı hale gelmektedir. Ancak Juno’nun gözden kaçan 3. Ev ile ilişkisinden biraz bahsetmek istiyorum.
Juno Psişesi, artık 3. Evin konularından çıkıp 7. Evin konularına geçmek istemekte ve bunu yaparken 8. Evin konularını menfii ya da müspet yaşamakta ya da yaşatmaktadır. Tüm mitolojilerde ve dinlerde Apollo (Güneş) ve Artemis (Ay), Aphrodite (Venüs) ve Ares (Mars), Zeus (Jüpiter) ve Hera (Juno), Adam (Adem) ve Eve (Havva); hep birbirinin kardeşi/akrabası olan karakterlerdir. Lilith efsanesi dışında yaşamın genel olarak kardeşlerin evliliğinden ya da beraberliğinden oluştuğunu görmekteyiz. Kardeşler, akrabalar 3. Ev ile ilişkilidir ve aslında ikili ilişkiler anlamında kişilerin ilk durak noktası bu evdir. 3. 7. Ve 11. Evler bizlerin ilişkilerini yöneten evlerdir. Kişi ilk başta kuzenleri, kardeşleri, vb kişiler ile iletişim kurarken büyüdükçe aile ilişkilerinden çıkıp dışarıdaki insanlar ile ilişkilerine başlarlar. Bu anlamda zaten 7. Ev sadece evliliği gösteren bir ev değildir. Ben değil biz diyebilen her türlü ikili ilişkiyi buradan okuruz. Ticari ilişkiler, eşcinsel ilişkiler, danışan-danışman ilişkisi, ortaklıklar, vb. 11. Ev ise daha da kolektif, daha kalabalık gruplardaki ilişkileri temsil eder. Bu durumda aslında 3. evimizde kurduğumuz ilişkiler, bu ilişkileri kurduğumuz kişilerin karakteristik özellikleri, kültürel düzeyleri gibi birçok durum, 7.evdeki ilişkilerimizde ve eş seçimimizde bizleri ciddi anlamda etkilemektedir. Eğer kıskanç/koruyan/sorunlu 3. Ev karakterleri ile büyümüş isek bu gibi insanlara çekilebiliriz ya da bunlardan kaçınmak adına tam tersi ilişkilere yönelebiliriz ki bunlar haritalardaki farklı kombinasyonlar ile görülebilir. 3. Evin lise dahil ilk öğrenim hayatımız olması bizlerin ilk sosyalleşme noktalarımızın burası olduğunu gösterir ve 3. Evin özellikleri 7.evde başımıza neler gelebileceğine dair bizlere doneler vermektedir. 7. Ev ise artık güneşin batmaya başladığı noktadır, horoskopun “hesperitidir” ve alacakaranlıktadır. Juno haritalarda Venüs’ten daha güçlü bir sembolizmadır ve kişinin hayatının zorluk derecesini anlamamızda Satürn kadar çok fikir verir. Zira evlilik ile kişinin hayatı geri dönülmez şekilde değişmektedir. Eski alışkanlıklar bırakılır, aile içindeki davranış şekilleri başkalaşmak zorunda kalır, kazanılan para, gidilen yerler gibi birçok şey artık 2 kişi için düşünülmeye başlanır.
Aslında 4 asteroit – Vesta, Pallas, Juno ve Ceres dişil enerjiyi oluşturan Ay ve Venüs’ün insan hayatındaki 4 aşamasını oluştururlar ve aslında bir bütündürler. Keşfedilen 3. Asteroid olan Juno hayatlarımızın da 3. Evresini gösterir. Okul çağlarımızdaki gençlik ateşimiz Vesta, yerini kariyer yapmak için koşturan savaşçı kadın Pallas’a; sonrasında da evlenip çoğalmak isteyen Juno’ya bırakır. Evlenerek görevini tamamlayan Juno yerini anneliği tatmak, çocuk doğurmak ve beslemek için Ceres’e bırakacaktır.
Juno kadın ve erkek haritalarında farklı çalışır ancak kadın haritalarında çok daha güçlü şekilde etkilerini göstermektedir. Önemli olan nokta Juno aşkı göstermez, aşık olacağınız adamı değil evleneceğiniz adamı gösterir. Aşk, flört, ilişkiler daha çok haritadaki Venüs ile ilişkilendirilmektedir. Bu anlamda Juno daha kadersel etkilere sahiptir. Erkek haritalarında Juno bireyin evlilik ve diğer ortaklıklar ile nasıl başa çıktığını gösterir. Erkeğin kendisi ve diğerleri ile arasındaki mücadeleleri ve ortaklıklarındaki eşitlik durumlarını bizlere gösterir. Ayrıca erkeğin haritasındaki Juno ne tür bir kadına çekileceği ya da evli kadınlara olan bakış açısı ile de ilgilidir ve erkeğin sadakatini ile ilgili de bilgi vermektedir. Erkeğin eşine ve çocuğuna karşı geliştireceği tavrı gösterebileceği gibi bir iş ortaklığı gibi durumda yine bu ortaklıkta nasıl davranışlar izlemeye meyilli olduğu hakkında da bilgi vermektedir. Doğum haritasında Juno’muzun yerleştiği ev ilişkilerimizi en yoğunlukla hayatımızın hangi kısmında yaşayacağımızı göstermektedir.
Juno’nun şifasını taşıdığına inanılan taşlar Künzit ve Lepidolite’tir. Künzit taşının kalp çakrasını aktive ettiğine inanılmaktadır. Künzit taşının 7 sayısının vibrasyonuna sahip olduğu bilgisi bizi 7. Eve de götürmektedir. Diğer taşımız Lepidolit ise “dönüşüm” ile ilgilidir. Gerçekten de evlenen insanlar ciddi bir dönüşüme uğramakta ve her anlamda hayatlarını değiştirmektedirler. Lepidolit taşının, bu zorlu dönüşüm esnasında, taşıyana eski davranış kalıplarını değiştirme hususunda yardımcı olduğuna inanılmaktadır.
Koç burcunda Juno’nuz var ise erken evlenmiş ya da erken evlenmeyi istiyor olabilirsiniz. Birinci evdeki bir Juno varoluşunuzun önemli bir parçasının bir eş ile birlikte olup ilerlemek olduğu anlamına gelebilir. Koç’ta ya da birinci evde Juno’su olanlar domine edilmek ile ilgili çok sıkıntı yaşamazlar zira lider yapıda bir eş isterler. Bununla birlikte genelde erken evlenme ile birlikte gelen özgürlük ihtiyacı sonrasında ilişkilerde sıkıntı yaratabilir ya da eş tarafından fazla manipüle edilen kadında bir süre sonra sinirsel/ruhsal problemler gözlenebilir.
Boğa burcundaki Juno için ayakları yere basan, güvenilir bir partner bulmak önemlidir. 2. evdeki Juno bireysel olarak parada bereketi de gösterirken yine parasal anlamda da güçlü bir eş arayışında olacağımızı gösterir. Ayrı banka hesapları tutmak isteyen çiftler, bu yerleşimde görülür. İlişkideki sorunlar maddi kaynaklı sorunlardan ortaya çıkabilir. Kişinin değerler evi olduğu için 2. ev, kendisini değersiz hissettirecek bir eş Boğa ya da 2. evde Juno’su olan birey için tam bir kabus olacaktır. Evlilik anlaşmaları vb. durumlar bu görünümlerde yakalanabilmektedir.
İkizlerdeki Juno iletişim kurabileceği, entelektüel sohbetlere girebileceği bir eş arzusu duyar. Lise aşklarından evliliğe dönüşen ilişkiler ya da kuzenler arasındaki evlilikler 3. evdeki Juno’dan kaynaklanabilmektedir. Aynı şekilde ikizlerde bir Juno birden fazla evliliğe ya da flörtöz bir eş anlamına da gelebilir. Bu anlamda çiftler birbirlerinin dikkatini çekecek konular ve konuşmalar içerisinde olup kendi düşüncelerini dinleme dürtüsünün önüne geçebildikçe mutlu olabileceklerdir. Arabaya atlayıp bir yerlere giden, hareketli, konuşkan tiplere çekilirler.
Yengeç burcundaki Juno ideal bir baba ya da anne arayışındadır. Evde birlikte vakit geçirmek, bir arada yapılan yemekler, hazırlanan sofralar, evdeki huzur yengeçte ya da 4. evde Juno’su olan bireyler için çok önemlidir. Kişinin yuvası ana rahmi gibi koruyucu ve huzurlu, dış tehlikelere kapalı olmalıdır ve eş bunları sağlayabilecek kapasitede olmalıdır. Schopenauer’in felsefesine göre insanlar eş seçiminde, doğmasını istedikleri çocuklarının fiziksel özelliklerini taşıyan insanlara çekildiklerini savunmaktadır. Bu bana Juno’nun yengeç burcundaki yerleşimini anımsatmaktadır.
Aslan burcunda Juno’su olanlar eşlerinin dikkat çekici özelliklere sahip olmasını isterler. Aynı şekilde eşlerinden de bu anlamda ilgi beklerler. Evlilik ve çocuk sahibi olmak, kişiye yeni yaratıcı açılar kazandırmaktadır. Partnerlerde ilgi eksikliği çok ciddi patolojik sorunlara yol açabilir ve kişi yaratım gücünün eksildiğini hissedebilir. Flörtleşme, evlilikte de devam etmelidir. Ebeveynlik bu görünümde önemli bir mertebe olarak göze çarpmaktadır. Eş kişinin en büyük şansı ya da çocuksu özelliklere sahip biri olabilmektedir.
Başak burcunda Juno’su olan kişiler pratik, alçak gönüllü ve çalışkan kişilere çekilirler. Evliliğin günlük işlemleri eşler tarafından eşitçe paylaşılmadığı taktirde dırdır ve sorunlar ortaya çıkabilir. Eş kişiyi mükemmelleştirdikçe kıymetlidir. 6. evdeki bir Juno işine çok düşkün bir insanı da gösterebileceği gibi işyerinde tanışılan bir eşi de gösterebilir. Aynı zamanda iş hayatındaki şansı da göstermektedir. Bu konumdaki bir evliliğin dikkat etmesi gereken şey birbirine karşı kontrol manyaklığı yapmadan ve güç gösterilerinde bulunmadan birlikteliğe devam edebilmek olmalıdır.
Terazi burcunda Juno’su olan kişiler için evliliklerinde denge en önemli konudur. Eşitlik ve bağlılık çok önemlidir. Terazide Juno’su olanlar güvenebilecekleri ve adil eşlere çekilirler. Evlilikteki kararların eşlerin karşılıklı anlaşması ile alınması 7. evdeki Juno için çok önemlidir. Bunları eşinde göremeyen bu konumdaki kişiler tam tersi davranış modellerine girip eşi ile rekabet etmeye yönelebilir. Yedinci evde Juno’su olanlar kendi özel hayatlarındaki birebir etkileşim içinde oldukları insanlar içinden eşlerini seçerler. Eşler birbirleri ile bol vakit geçirmek isteyebilir ve çocuk istemeyebilirler.
Akrep’teki Juno kendisini birçok anlamda derinden dönüştürecek kişilere yönelirler. Cinsellik ve derin romantik ilişki ön plandadır ve bunlar karşılanmaz ise ilişki kötü anlamda etkilenir. Buradaki bir Juno, kaynakları güçlü, maddi gücü olan bir eşi de gösterebilir. Eşler ilişkilerini farklı fanteziler ya da sürprizler ile ayakta tutmalıdır. Gizli yaşanan ilişkiler, gizem ve tutku 8. evdeki Juno için önemli detaylardır.
Yay’da Juno’su olanlar kendilerine yeni şeyler öğretebilen, kendileri ile aynı felsefi ya da dini inançlar içerisinde olan insanlara ya da tamamen farklı bir kültürden ya da ülkeden olan insanlara çekilebilirler. 9 evde Juno’su olanlarda evlenip yurtdışına yerleşme ya da akademisyen ile evlenme, eşini üniversitede bulup evlenme gibi durumla gözlenebilmektedir. İlişkide özgürlük, kendi düşüncelerini savunabilmek son derece önemlidir. Kişiler aynı şekilde gezmeyi, öğrenmeyi seven kişilere çekilmektedir. Buradaki bir Juno belli konfigürasyonlar dahilinde hiç evlenmemekle de ilişkilendirilmektedir.
Oğlak’ta Juno’su olanlar güçlü yapıda kişilere çekilirler. Güvenebilecekleri, insanların sözünü dinledikleri bir eş çekici olacaktır. Kişinin işi ile evli olması ya da eşin toplumda tanınan, sözü geçen biri olması anlamına da gelir. Yaşça büyük bir eş verebileceği gibi derinlik ve uzun vadeli bir evlilik 10. evde Junosu olan kişiler için önemli olacaktır. Ayrıca eş figürü, evlilikte baba gibi de davranabilmektedir.
Kovada ya da 11. evde Juno’su olanlar için evlilikte özgürlük ve bu anlamda partnerlerin karşılıklı anlayışı önemlidir. Uçuk kaçık ilişki tipleri, açık evlilik vb. durumlar görülebilir. İnsanları ve hayvanları seven, aktivist, maceracı, çılgın eşler bu pozisyon için çekicidir. Eşlerini dernek ya da arkadaş gruplarından bulabilecekleri gibi inandıkları bir ülkü ya da STK’daki görevleri ile de evlenebilirler. Arkadaş çevrelerinden gelebilecek şansları da göstermektedir. Evlilikte rutinleşme, eşe karşı hırçınlık yaratabilir.
Balık’ta ya da 12. evdeki Juno, kadersel bir evliliği gösterebilir. Kişi ruhsal dönüşümünü tamamlamak için hasta ya da sakat bir eş ile evlenebilir. Derinlik ve yüzde yüz bağlılık ister. Aksi taktirde kendi hayallerine boğulur ve evliği tehlikeye girer. Çok derin, mükemmel bir evlilik yaşatabileceği gibi “karmic hunter” dediğimiz, karmamızdan getirdiğimiz ve ödeşmemiz gereken bir eşi de gösterebilir. Kişinin kim olduğuna bakmaksızın, karşı cinse mıknatıs gibi bir çekilme söz konusudur. Kişinin eşini serbest bırakabilmesi ve hayallerini paylaşabilmesi sağlıklı bir evlilik için önemli olacaktır. Haritalarda retro bir Juno geç gelen bir evliliği ya da aynı 12.evde olduğu gibi kadersel bir eşi gösterebilir.
*Bonus: Transitte natal Juno’nuza yaklaşan bir Mars biriyle yeni biri ile tanışacağınız anlamına gelebilir 😉 <3
Mevcut gökyüzünde Juno Terazi’de ve retro pozisyondadır. Evliliklerimizde denge bulmaya çalışsak dahi bunda zorlandığımızı görebiliriz. Jüpiter ile 108’lik açı yapıyor olması çok olumlu bir durumdur. Eşlerin bu zorlu günlerde birbirlerini desteklediklerini göstermektedir. Ancak pratikte bunun gerçekleşmesini Juno’nun bir süredir Uranüs’e yaptığı zorlu açı engelliyor olabilir. Konunun da karşıtlık aldığı Chiron yani yaralarımız olduğunu görmekteyiz. Demek ki bu günlerde eski konuları temcit pilavı gibi ısıtıp tartışmak gibi bir dürtümüz olabilir. Özellikle Chiron’un 3 orb ile Lilith ile kavuşumu kadınlar ile ilgili gündemler, akrabalardan ya da aileden kadınlar ile ilgili sıkıntılar anlamlarına gelebilir. Ya da Uranüs’ün getirdiği bu büyük dönüşümün bizlerde açtığı yaraları eşlerimizden çıkartmaya çalışabiliriz. 27 Mayıs tarihinde Juno Terazi’deki retro hareketinden çıkacak ve yaklaşık Eylül ayının ortalarına kadar bu burçta ileri hareketine devam edecek. Evliliklerimizde yolunda gitmeyen, oradan alıp buraya koymakta zorlandığımız konuları çözmeye çalışmak, karşılıklı konuşmak, birbirimizi dinlemek için uygun zamanlar olacaktır.
Laden – 27.04.2020
Kaynaklar:
The Centre for Psychological Astrology Magazine
The Dark of the Soul Psychopat – Liz Greene
The Greek Myths – Robert Graves
(*) Bedrettin Cömert – Mitoloji ve Ikonograf – De ki basım – syf 30 3. baskı
(**) Erhan Altunay – Kadim Cadılık Öğretisi Wicca – Sınır ötesi yayınları- 1 Baskı – syf 33
Asteroid Godesses – Demetra George
wikipedia